T24 Ankara
Birgün muharriri Berkant Gültekin, Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in davasını takip eden gazeteciler Şule Aydın, Timur Soykan, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan’a ait olarak “dört soytarı” tabirlerini kullanan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye tepki göstererek dört ismin “gazeteci” olduğunu vurguladı.
Birgün muharriri Berkant Gültekin, “Tehdide saygı” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bahçeli’nin Sinan Ateş davasını takip eden gazetecilere “soytarı” demesine reaksiyon gösteren Gültekin’in yazısı şöyle:
“Dün Meclis’te yeni periyot açıldı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sezona süratli bir giriş yaptı! Bahçeli, Sinan Ateş cinayetinde gizli tutulmaya çalışılan noktaların üzerine cüretle giden gazetecileri, Halk TV’yi ve CHP’yi “Ayağınızı denk alın” tabirleriyle tehdit etti. Gazeteciler Şule Aydın, Timur Soykan, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan’a “Dört soytarı” dedi.
Çünkü Bahçeli, Sinan Ateş cinayetinin siyasi bir suikast olmadığına tüm ülkenin inanmasını istiyor. Bu nedenle MHP’li isimlerin cinayetle ilişkisinin ortaya konulmasından rahatsız. O ve kurmayları, “resmi hikâye”nin kimse tarafından sorgulanmamasını sağlamak için aksi tarafta konuşan, yazan herkesi susturmayı hedefliyor. Yargının belgeyi MHP’nin istediği formda kapatmasının önündeki tek pürüz de hakikatin bu çığlığı esasen.
“Meclis hiçbir şey olmamış üzere açıldı”
Böyle bir günde Meclis hiçbir şey olmamış üzere açıldı. Erdoğan Meclis’e girdiğinde ne yapacağı merak edilen CHP kümesi, bütünlüklü bir hal sergileyemedi. CHP’nin 127 vekilinin yarısından fazlası Genel Kurul’a girmezken, salonda bulunanların büyük çoğunluğu AKP’li Cumhurbaşkanı’nı ayakta karşıladı. Yalnızca birkaç vekil ayağa kalkmayarak tepkisini gösterdi.
CHP lideri Özgür Özel ise sabah partisini ve gazetecileri tehdit eden, kendisine de “çürük” diyen Bahçeli ile tokalaştı. Daha sonra kuliste gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, partisinin Erdoğan’ı karşılama usulünü sahiplendi. Ayağa kalkarak “makama hürmet gösterdiklerini” savunan Özel, “Bunda şaşırılacak bir şey yok” sözleriyle tenkitlere karşılık verdi.
“CHP, ülke gerçekliğiyle uyuşmayan bir illüzyonun içinde”
Şaşırıp şaşırmama farklı bir sıkıntı fakat muhalefetin “iktidarla mücadele” stratejisi enine uzunluğuna tartışılmayı hak ediyor. Örneğin nedir bu “makama saygı”? Evet, karşılığı varsa manalı olabilir. Makamın saygınlığı, makama oturan tarafından önemsemiyor ve korunuyorsa kıymetlidir. Fakat kendine itiraz eden hiçbir özneye hürmet duymayan, düşmanlıktan, kutuplaştırmadan beslenen, hakareti ve tehdidi siyaset yapma biçimi haline getiren bir iradeye karşı sergilenen “saygı”, boğazı kesecek bıçağı bilemekten diğer bir mana taşır mı?
CHP, ülke gerçekliğiyle uyuşmayan bir illüzyonun içinde. Her şey olağanmış üzere “normalleşmede” ısrar eden, ana muhalefet vazifesini baskıcı iktidarla tansiyon yaşamadan yapmak isteyen, karşı mahalleye ekonomi-politik tercihleriyle değil salt “iyi niyet” gösterisiyle ulaşmaya çalışan bir çizgiden memleketin yarar görme ihtimali yok. Dileyelim ki muhalefet bunu anladığında çok geç olmasın.”
Yazının tamamını okumak için .
‘Gecenin Kıyısı’nda taraf tutmanın anlamsızlığı üzerine bir hikâye |