İzmir’de Konak ilçesi Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde bulunan ÖSYM binası önünde toplanan küme, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Atatürk gençliği misyon başında”, “Hak hukuk adalet”, “Ne keyifli Türküm diyene”, “Mustafa Kemal’in teğmenleriyiz”, “Hukuk susmaz susturulamaz” sloganları atarak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü.
Açıklamada, şöyle denildi:
”Laik cumhuriyetimize, üniter ulus devletimize, vatanımızın ve milletimizin ayrılamaz bütünlüğüne, canları değerine sahip çıkacaklarını haykırarak, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyen beş teğmen evladımızın ve sıralı amirleri, üç kıymetli komutanımızın Türk ordusundan ihraç edilmeleri kararından tarifsiz ıstırap ve derin telaş duyduk. Türkiye Cumhuriyeti aziz milletimizin bayanı, erkeği ve çocuğu ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yoktan var ettiği Türk ordusunun anti-emperyalist, ulusal bağımsızlık savaşını zafere ulaştırması ile hayat bulmuş, demokratik, laik ve toplumsal bir hukuk devleti olarak yapılandırılmıştır. Bu temel ideoloji ile 102 yıldır dünyanın en netameli coğrafyasında uygarlaşmayı, barış içinde yaşamayı, kalkınmayı ve bütün kalmayı başarmış bir kutsal emanettir. Bu gerçek ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri safhalarına katıldıkları ömürlerinin en manalı gününde teğmenlerimizin devletimizin temel bedellerine ve ebedi başkomutanlarına bağlılıklarını lisana getirmeleri cezalandırılacak değil, bilakis alkışlanacak bir davranış olarak değerlendirilmelidir.
Anayasa’nın 26. hususuyla garanti altına alınmış olan fikir ve kanaatlerini tabir özgürlüklerini kullandıkları görülerek rastgele bir cürüm işlemedikleri kabul edilmeliydi. Yapılması gereken bu değerlendirmeyi dokuz yüksek disiplin kurulu üyelerinden beşinin hangi neden ve tesirlerle yapamadıkları kuşkusuz sır değildir.
Bu ihraç kararına gerekçi olarak gösterilen disiplin hatasının oluşmadığı da apaçık ortadadır. Çünkü 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20. hususunda sayılan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası ile ceza verilmesi gereken fiiller ortasında kelam konusu tabirler ve davranışların bulunmadığını görmek için yalnızca okumak kafidir. Birebir biçimde teğmenlerin sıralı amirleri olan kumandanlarının ortada bir kabahat olamadığından misyonlarını ihmal ve emre itaatsizlik ettikleri ileri sürülmekte bu nedenle ihraç edilmelerini haklı bulmakta imkan dışı değildir. Demokratik hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve anayasa ile garanti altına alınmış hak ve özgürlükler dikkate alındığında ki dikkate alınmak zorundadır. Kelam konusu ihraç kararlarının hukuka ve yürürlükteki maddelere uygun olmadığı da, Türk milletinin bu derece haksız bir kararı vicdanına sığdırabileceği de düşünülemez.
Her yıl Atatürk’ün apolet numarası 1283 okunduğunda bütün öğrencilerin ‘içimizde’ diye haykırdıkları Harbiye üzere bir askeri eğitim kurumunda illa bir disiplin hatası ve ihraç münasebeti aranacak idiyse herhalde teğmenlerimizin kılıç çatmalarında, subay yemini etmelerinde ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demelerinde değil, kimi yerlerde 10. Yıl Marşı’nın, İzmir Marşı’nın ve Atatürk’ün isminin geçtiğinin yürüyüş kararlarının yasaklanması gafletinde aranması çok daha yanlışsız olurdu. Atatürkçü Niyet Derneği olarak 358 şubemiz, 75 bin üyemiz ve bizlere takviye veren demokratik kitle örgütlerimizle teğmen evlatlarımızın ve bedelli kumandanlarımızın yanındayız. Kamu vicdanını ağır yaralayan bu haksız kararın bağımsız yargı tarafından düzeltileceğini umuyor, bekliyor ve takipçisi olacağımıza kelam veriyoruz.”